İnternet üzerinden dünya çapında finansal piyasa verilerini derleyen ve paylaşan MarketWatch, bu hafta 25. yıl dönümünü kutlarken, piyasaları kalıcı şekilde etkileyen ve piyasalara yön veren en büyük 25 gelişmeyi açıkladı.
İşte dünya çapında mevcut sermaye piyasalarını şekillendiren, piyasaları kalıcı şekilde etkileyen ve yankıları hala devam eden 25 olay.
1. Çevrimiçi işlemlerin ve günlük yatırımcının yükselişi
İnternette finansal işlemler, 1990’ların sonlarında finansal piyasalarda güçlü bir şekilde başladı. 1998 yılına gelindiğinde milyonlarca Amerikalı perakende ticaret faaliyetlerini internete taşıyarak Wall Street’te yeni bir çağın kapısını açmış oldu.
İnternet ayrıca bireysel yatırımcılara piyasa hareketlerini sunan MarketWatch gibi kuruluşlar aracılığıyla çeşitli finansal bilgilere erişim sağladı. CNBC’nin piyasa haberleri, bekleme salonlarından havaalanı dinlenme salonlarına kadar piyasa verileri için varsayılan kanal haline geldi ve borsa mesaj panoları alım satım ipuçlarıyla dolup taştı.
İnternet üzerinden iş yapan çevrimiçi brokerler düşük komisyonlar ve kısa sürede daha fazla kâr vaat ediyordu. 90’ların sonundaki e-ticaret reklamları, insanlara bir patlamayı kaçırma korkusu aşılıyordu. Reklamlarda tekerlekli sandalyeyle acil servise götürülen ve “paranın boşa gitmesi” teşhisi konan bir hasta yer alıyordu. Tahmini 10 milyon insan, internet ve teknoloji hisseleri etrafındaki çılgınlığa ek olarak “günlük yatırmcı” olmak için işini bıraktı.
İnternet üzerinden yapılan bu işlemler bazı insanlar tarafından şüpheci karşılansa da, daha düşük maliyetler ve bilgiye daha kolay erişim, bireysel yatırımcıların aktif piyasa katılımcıları olmalarını sağladı ve Wall Street’e daha iyi hizmet etmesi için bir baskı kurdu.
2. Rus rublesi devalüasyonu ve LTCM
Nobel ödüllü iki kişiyi istihdam etmesine rağmen, LTCM (Long-Term Capital Management – Uzun Vadeli Sermaye Yönetimi) 1998’in sonlarında iflas etti ve yatırımcı için piyasalarda risk düşüncesinin ateşini fitilledi. LTCM’nin önde gelenleri, riskleri azaltırken tahvil ve faiz oranı fırsatlarından yararlanmak için kullanılan kaldıraçla övünürken 1994 ve 1998 yılları arasında 1 milyar doları aşan bir dünya rekoru kırdı.
Ancak Ağustos 1998’de Moskova’nın rubleyi devalüe etmesi, iç borcunu ödememesi ve yabancı alacaklılara yapılan ödemeleri ertlemesiyle Rus piyasaları çöktüğü için bir anda her şey alt üst oldu. LTCM’nin Rus piyaslarında yüksek oranlı kaldıraçlı işlemleri, riskten korunma fonunun çöküşüne neden oldu ve ardından ABD Merkez Bankaları Sistemi, fonun alacaklı bankaları tarafından yönetilen 3,6 milyar dolarlık bir kurtarmayı koordine etti.
Dikkatli yatırımcılar bir sonraki LTCM için beklerken, bu sıkıntılar finansal stres dönemlerinde düzenli olarak gündeme gelmeye devam ediyor. Yatırımcı Michael Novogratz Haziran ayında kripto piyasalarındaki kargaşayı piyasanın “Uzun Vadeli Sermaye Yönetimi anı” olarak nitelendirdi. İlk olay, MarketWatch’in ABD hükümeti liderliğindeki bir kurtarmayla sonuçlanan Wall Street risk alımını ilk kez kapsamasıydı. Ancak MarketWatch’ın kurtarma kültürü devam edecekti.
3. 90’ların teknoloji balonu, halka arz patlaması ve çöküşü
MarketWatch sadece dot-com patlamasını ve çöküşünü kapsamadı, çılgınlığa da katıldı. Yeni kurulan MarketWatch, Wall Street’in zenginliklerini göz önünde bulundurarak iş planlarını haberleştiren San Francisco merkezli birçok şirketten biriydi. Dönemin ilk halka arzları genellikle kurumsal finansal performansa bağlı değildi, bunun yerine yeni bir geleceği satma yeteneklerine dayanıyordu.
MarketWatch, Ocak 1999’da hisse başına 17 dolardan halka açıldı. Halka arz fiyatında yaklaşık 200 milyon dolarlık bir değerleme, ticaretin sadece ilk gününde 5 katından fazla arttı ve MarketWatch’ı milyar dolarlık bir şirket haline getirdi. Kurumsal bir yatırımcı olan Vincent Slavin, MarketWatch halka arzını, “Bu tam bir çılgınlık.” sözleriyle dile getirdi.
Bütün bunlar, ABD Merkez Bankaları Sistemi Başkanı Alan Greenspan’in “gerçek dışı coşkunluk” olarak tanımladığı şeyin bir parçasıydı. Tabii ki, çılgınlık sürmedi. Bir federal yargıç, Bill Gates’in Microsoft ile antitröst politikalarını ihlal ettiğine hükmetti. Dot-com patlaması, takip eden aylarda neredeyse aynı anda ortadan kayboldu.
4. Onluk sisteme geçiş
Bir Nasdaq ticaret skandalına tepki olarak hareket eden ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu 2001 yılında ABD borsalarını ondalık sayılara geçmeye zorladı. Başka bir deyişle, kotasyonlar 12,5 sentlik artışlardan kuruşluk artışlara geçti. Bu, alış ve satış fiyatları arasındaki farkı daralttığı için perakende işlem yapanlar için bir nimet olarak görüldü ve bu durum aynı zamanda elektronik ticaretin gelişimini hızlandırmaya yardımcı oldu.
SEC’in (Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetleri ve Borsa Komisyonu) “Ulusal Piyasa Sistemi” olarak ondalık sistemi kabul etmesi, elektronik iletişim ağlarını işlemlerde en iyi uygulamayı sağlamak için rekabet içine soktu. Yüksek frekanslı ticaret olarak adlandırılan HFT’deki artış (çok sayıda işlemi milisaniye veya daha hızlı gerçekleştirebilen çeşitli borsalara yüksek hızlı bağlantılara sahip güçlü bilgisayarlar tarafından gerçekleştirilen işlemler) pazar parçalanmasını tetikledi. HFT firmaları, örneğin, bir hisse senedinin farklı yerlerde farklı fiyatlarda işlem gördüğü durumlardan yararlanmak için iyi donanımlıydı. Eleştirmenler, HFT’nin fiyatları çarpıttığını ve piyasanın stres altında olduğu dönemlerde yatırımcıyı ortadan kaybolmaya teşvik ettiğini iddia etti.
Artan rekabet, aynı zamanda komisyoncuların işlemlerini kendilerine yönlendirmek için ticaret yerleri tarafından ödendiği, sipariş akışı için ödeme olarak bilinen bir uygulamanın büyümesine de katkıda bulundu. Bazı kişiler sipariş akışı ödemelerinin Wall Street’te likiditeyi desteklediği ve perakende yatırımcıların avantajına olacak şekilde sıfır komisyonlu ticareti kolaylaştırdığını düşünüyor. Ancak bazıları ise bunun bariz bir çıkar çatışması olduğunu ve adil pazar kavramını baltaladığını söylüyor. Tartışmalı uygulamalara yönelik tepkiler, yeni düzenleyici uygulamaların yanı sıra girişimci düşünceleri de tetikledi. Michael Lewis’in 2014 tarihli “Flash Boys” kitabında yer alan IEX Group Inc., sipariş akışı için ödeme uygulamasından kaçınırken HFT işlemi yapanların cesaretini kırmayı amaçlayan bir hız artışına sahip bir ticaret platformu geliştirdi.
5. 11 Eylül saldırıları
CNBC sunucusu Mark Haines, ikinci uçağın Dünya Ticaret Merkezi’ne çarpmasından kısa bir süre sonra şu soruyu sordu: “Buradaki birincil endişemiz insan hayatı, ancak o bölgede faaliyet gösteren herhangi bir piyasanın bugün için ticareti durdurma kararı alıp almadığını biliyor muyuz?”
11 Eylül’ün insanlarda bıraktığı iz çok büyüktü ve Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a yapılan saldırı finansal piyasaları ve çalışanlarını hedef aldı. ABD piyasaları 11 Eylül’de ticareti durdurdu ve New York Menkul Kıymetler Borsası, Büyük Buhran’ın zirvesi sırasında 1933’ten bu yana boş kaldığı en uzun süre olan dört işlem günü boyunca kapalı kaldı.
Haber kaynakları insanlara bilgi vermek için uğraşırken, bir yandan da muhabirler kendilerini düşünmek zorundaydı. CNBC’de çalışan gazeteci Maria Bartiromo, “Şahit olduğum ilk patlama, ikinci kuleye giren ikinci uçaktı, dışarıdaydım, açıkçası hayatım için koştum.” sözlerini kullandı.
Gün geçtikçe birçok web sitesi artan internet baskısı altında ezildi. Ancak MarketWatch çevrimiçi kalmayı başardı ve siteden reklamları tamamen kaldırdı. İşyerinde TV ya da radyoya erişimi olmadığını söyleyen C. Harrison isimli bir okuyucu, olayın ardından, “Bana ve iş arkadaşlarıma dünyada olup bitenlerle ilgili tek haberi MarketWatch verdi. Bağlantıyı gün boyunca sürdürebilmeyi ve neredeyse olduğu gibi güncel bilgileri alabilmeyi ne kadar takdir ettiğimi asla bilemezsiniz.” şeklinde konuştu.
6. Enron skandalı
2 Aralık 2001’de Enron, iflas mahkemesinden koruma talebinde bulundu. O zamanlar, Amerikan tarihinin en büyük kurumsal başarısızlığıydı ve finansal piyasalarda meydana gelen aşırılıkların sembolü haline gelmiştir. Bir Houston enerji ve ticaret şirketi olan Enron, 2001 yılına, rapor edilen 100 milyar dolarlık geliri ve yüksek bir hisse senedi ile ülkenin yedinci en büyük şirketi olarak başlamıştı, ancak daha önce muhasebe sahtekarlığı suçlamaları bulunuyordu.
Çalışanlar, Enron CEO’su Ken Lay ve diğer üst düzey yöneticileri suçladılar. İflastan günler sonra MarketWatch’a konuşan bir çalışan, “Neler olduğunun farkında olunması gerekiyor, bir şey yasal değil ve bir şeyler, bir yerlerde yanlış ilerliyor.” şeklinde konuştu.
Federal savcılar bu suç duyurusunu kabul etti. Lay’i ve Jeffrey Skilling ve Andrew Fastow gibi diğer üst düzey yöneticileri, hesapları şişirmek ve yatırımcıları yanlış yönlendirmek için muhasebe hileleri kullanmakla suçladılar. Üçü de hüküm giydi, ancak Lay cezasını çekmeden öldü.
Hükümet ayrıca, beş büyük muhasebe firmasından biri ve Enron’un denetçisi olan Arthur Andersen’ı Enron belgelerini yok ederek adaleti engellemekle suçladı. MarketWatch, 2002’de yaptığı haberde “Andersen tonlarca kağıt parçaladı!” şeklinde manşet atacaktı. Aynı yıl Arthur Andersen’ı mahkum edildi ve 30 bin kişinin işine son verildi.
Enron skandalından sonra şirketler için kapsamlı yeni muhasebe ve kayıt tutma uygulamalarını gerektiren Sarbanes-Oxley Yasası kabul edildi. 3 yıl sonra MarketWatch manşetinde şu sözlere yer verecekti: “Andersen’ın Mahkumiyeti Bozuldu!”. MarketWatch’in yazdığı gibi oybirliğiyle alınan bir kararla Yüksek Mahkeme jüri kararının önemli açılardan kusurlu olduğunu söyledi ve kararı bozdu. Ancak kararın bozulması, Arthur Andersen’ın muhasebe işinin sonunun geldiği gerçeğini değiştirmedi.
7. Subprime emlak patlaması ve çöküşü
Angelo Mozilo, yüksek faizli mortgage patlamasının yüzü oldu. Countrywide Financial, yıllarca geleneksel bir ipotek almaya hak kazanmayan düşük kredi puanlarına sahip kişilere ev kredisi veren piyasanın lider şirketiydi. 2000’den önce bu tür krediler neredeyse hiç yoktu. Ancak birçok banka ve özel finans şirketi, Mozilo’yu takip ederek, daha sonra Wall Street’e ve devlet destekli kuruluşlara satılan ipotekleri başlattı ve ABD konut fiyatlarında sürdürülemez bir artışa neden oldu.
Subprime mortgage patlaması, yalnızca daha önce ev kredilerine erişemeyen insanlara kredi piyasasını açmakla kalmadı, aynı zamanda gerçekten karşılayamayacakları evleri satın almalarına izin veren ürünler de içeriyordu. Amerika genelinde insanlar, yapay olarak düşük faiz oranlarıyla başlayan veya hiçbir anapara ödemesi gerektirmeyen kredileri kullanarak, hiç ödemeden ev satın aldı. Bu koşullar daha sonra ağırlaşacak ve önemli ölçüde artacaktı.
Kredi verme standartları, konut fiyatlarının yalnızca yukarı yönde gittiği algısına dayanıyordu. Wall Street ve federal hükümet bu gidişattan memnundu. Yıllar boyunca bankalar ve devlet destekli işletmeler, borç verenlerden ipotek satın alarak daha fazla ipotek oluşturduşar. Bankalar, kredileri yatırımcılara satılan menkul kıymetler haline getirdi. Yüksek faizli mortgage patlamasıyla birlikte, altta yatan ipotekler çok daha riskli hale geldi ve Wall Street, finansal mühendisliğini her zamankinden daha riskli ürünlerle hızlandırdı. Ancak büyük kredi derecelendirme kuruluşları, en yüksek notlarını mortgage’dan daha riskli ürünlere veriyordu.
Mart 2007’ye kadar birçok Amerikalı ev sahibi kredi ödemelerini yapamadı. Konut fiyatları düştü. Merkez Bankaları Sistemi Başkanı Ben Bernanke, yüksek faizli kredilerle ilgili sorunların aşılacağını savundu. MarketWatch’a açıklama yapan Bernanke, “Subprime piyasasından ekonominin geri kalanına veya finansal sistemlere önemli bir yayılma beklemiyoruz” dedi.
8. iPhone’un piyasa çıkışı
Steve Jobs’un Ocak 2007’nin başlarında dünyayı iPhone ile tanıştırdığı gün, tüm dünyadan teknoloji muhabirleri Las Vegas’ta devasa fuar CES’teydi. İzleyiciler arasında olan Silikon Vadisi analisti Tim Bajarin, Apple’ın mobil bilgi işlem alanında yeni bir kategori oluşturacağını düşünüyordu ve “Mini bilgisayarlarımız, masaüstü bilgisayarlarımız vardı ve şimdi iPhone ile cep bilgisayarları ortaya çıktı. Apple’ın şimdiye kadarki en büyük ürünü olabileceğini hissettim.” demişti.
Apple Inc. kurucu ortağı, iPhone’un piyasaya çıkışının ardından Jobs ile birlikte verdiği bir demeçte, başlangıçta iPhone’un sosyal ve finansal önemini küçümsediğini, ancak daha sonra ısındığını söylemişti.
Jobs, MarketWatch Silikon Vadisi muhabiri olan Jon Swartz’a “Bu, insanların hayatlarını gerçekten etkileme şansına sahip devrim niteliğinde bir ürün.” şeklinde açıklama yapmıştı. Jobs, iPhone kullanıcılarının webde içerik görüntülerken ve e-postalaşırken aynı anda nasıl arama yapabileceklerini göstererek insanları büyülemeyi başarmıştı.
Başlangıcından bu yana geçen 15 yılda iPhone, gelişen akıllı telefon pazarını yeniden inşa etti. Yıllarca süren devasa büyümeye ve Apple’ın kısa süre önce Saudi Aramco’ya kaptırdığı bir unvan olan piyasa değeri açısından dünyanın en büyük şirketi unvanı da eşlik etti. Apple’ın 2021’deki 365,8 milyar dolarlık gelirinin yaklaşık yarısı iPhone satışlarından geldi. Aynı zamanda geliştiriciler App Store aracılığıyla yıllık yaklaşık 600 milyar dolarlık mal ve hizmet sattılar.
Apple toplamda 1,3 milyardan fazla iPhone sattı.
9. Lehman’ın batışı
15 Eylül 2008’de bir yatırım bankacılığı şirketi olan Lehman Brothers iflas başvurusunda bulundu. MarketWatch, 158 yıllık yatırım bankasının Manhattan genel merkezinin dışındaki sahneyi ölümsüzleştirdi bunu “Yedinci Cadde kaldırımı boyunca dizilmiş kameralar ve yorum için çalışanlara yaklaşan muhabirler ile bir medya sirki” olarak nitelendirdi. MarketWatch, binadan ellerinde kutularla çıkan çalışanlara yaklaşan medya topluluğu arasındaydı.
Onlarca insan bavullarla Lehman ofislerine girdi. Lehman’daki araştırma departmanında çalıştığını söyleyen bir çalışan, hafta sonu kendisine işten çıkarıldığının bildirildiğini söylüyordu. MarketWach’ın haberine göre, grubundaki kaç kişinin işten çıkarıldığını bilmediğini, ancak Pazartesi sabahı ofisinden kurtarabileceği şeyleri almak için geri geleceğini söyledi.
Lehman Brothers, bozulan gayrimenkul varlıklarının ağırlığı altında çöktü ve bu çöküş dünya çapında şok dalgaları yaratarak bir mali krize yol açtı. İflasın açıklanmasından saatler sonra en büyük para piyasası fonlarından biri elinde tuttuğu Lehman Brothers ticari bonosu nedeniyle yatırımcılarına ödeme yapamadan bonoyu kırmak zorunda kaldı. MarketWatch, hükümetin, hisselerin net varlık değeri 1 doların altına düşmesinden sonra yatırımcı alacaklarına yedi günlük bir dondurma koyduğunu bildirdi.
Küresel kredi piyasaları ele geçirilirken, ABD Merkez Bankaları Sistemi para piyasası fon varlıklarını garanti altına almak ve hükümetin sigorta devi AIG’nin 182 milyar dolarlık kurtarma paketine katılmak zorunda kaldı. MarketWatch, bağımsız bir sigorta sektörü danışmanı olan Andy Barile’nin şu sözlerine yer verdi: “Bunu durdurmak için yapılabilecek bir şey olmalı. Çok fazla finansal sonuç var.”
Hükümetin, 700 milyar dolarlık kurtarma yasasını içeren müdahalesi, finansal sistemin çöküşünü engelledi. Ancak mali kriz, siyasi tepkileri çoktan tetiklemişti.
10. Satoshi Nakamoto ve Bitcoin
Ekim 2008’de mali krizin en karanlık günlerinde, Satoshi Nakamoto takma adını kullanan bir kişi, bir kriptografi posta listesine bir e-posta gönderdi: “Güvenilir bir üçüncü taraf olmadan tamamen kişiler arası olan yeni bir elektronik nakit sistemi üzerinde çalışıyorum.” Nakamoto, dijital para birimini detaylandıran çevrimiçi bir açıklama yayınladı ve Bitcoin’i duyurdu.
Satoshi Nakamoto’nun gerçek kimliği bir sır olarak kalmaya devam ediyor, ancak tanıttığı teknolojinin piyasalar üzerinde derin bir etkisi oldu. Blockchain olarak bilinen yazılım tarafından desteklenen dijital para birimleri fikrini popüler hale getirdi. Şu anda toplam piyasa değeri yaklaşık 2 trilyon dolar olan 12 binden fazla dijital para birimi var. Bitcoin hala en çok işlem gören ve en değerli olanı.
MarketWatch’ın Bitcoin’in önemini kavraması biraz zaman aldı. Köşe yazarı Chuck Jaffe, 2011’de MarketWatch okuyucuları için Bitcoin’i “herhangi bir ülkeye veya hükümete bağlı olmayan ve aslında fiziksel dünyada var olmayan yeni bir para birimi biçimi” olarak tanımladı. Jaffe, Bitcoin sisteminin onu kullanan insanlar tarafından yönetildiğini kaydetti ve “Araya girip işleri alt üst edecek hiçbir hükümet yetkilisi yok” dedi. Bu açıklamanın yapıldığı zamanlar Bitcoin 10 dolara alıcı buluyordu.
O zamandan beri Bitcoin 69 bin dolara kadar ulaştı ve binlerce makalede yer aldı bahsedildi. Kripto para birimleri ekonomi sitelerinde en popüler hale geldi.
11. Avrupa borç krizi ve Euro’nun çöküşü
Avrupalı yetkililer, küresel mali krizin suçunu ABD ve İngiltere’deki kontrol dışı bankacılık sistemlerine attılar Siyasi ve sosyal huzursuzluk Euro’yu neredeyse yok etti.
Sorunlar, yeni bir Yunan hükümetinin ülkenin daha önce açıklanandan çok daha büyük bütçe açıkları verdiğini ortaya koymasıyla 2009’da başladı. İrlanda ve İspanya gibi ülkeler, daha önce sağlam olan mali kayıtlarının devasa emlak borçlarıyla bozulduğunu açıkladı. Ortak bir para birimine mecbur kalan harap olmuş ekonomiler, rekabet gücünü yeniden kazanmak için iç devalüasyonlara girişmek zorunda kaldılar.
Euro Bölgesi’nin dördüncü en büyük ekonomisi olan İspanya ve bölgenin üçüncü en büyük ekonomisi olan İtalya’nın borçlanma maliyetlerinin artmasıyla 2012’de zirve noktasına ulaşan Avrupa borç krizi piyasaları stres altına soktu. Avrupa bor. krizi, artan devlet borçlarının bir ülkenin Euro’dan ayrılabileceği ve borçlarını yeniden yapılandırarak farklı para birimleriyle ödemesi konularını da gündeme getirdi. Temmuz 2012’de Londra’da yaptığı bir konuşmada Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, “Bizim yetkimiz dahilinde, Avrupa Merkez Bankası Euro’yu korumak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır” dedi.
Avrupa Merkez Bankası, daha önce kullandığı her tüm yöntemlerden farklı olarak bir acil tahvil alım programı oluşturmaya başladı. Euro’yu kurtarma stretejileri fırtınayı sakinleştirmeye çalılştı. Ama bu, hikayenin sonu değildi. 2015’te Yunanistan’ın başka bir kurtarma paketine ilişkin bir hesaplaşma, bir ülkenin Euro’dan çıkması ihtimalini yeniden gündeme getirdi ve Avupra Merkez Bankası şu anda daha borçlu ülkelerin getirilerinin artmasını engellemek için bir geri dönüş işlevi görecek yeni bir “antifragmentation” mekanizması bulmak için çabalıyor.
12. Para politikasının yeni araçları
ABD 2007-2009 Büyük Durgunluğuna girdiğinde, Merkez Bankaları Sistemi cesur bir yeni çağın başladığını söylüyordu.
Fed’in ekonomiyi yönetmeye yönelik kurtarıcı yaklaşımı dışarıda kaldı. Büyümeyi teşvik etmek için yeni bir çaba ve ABD merkez bankasında genellikle halka görünmeyen yeni keşfedilen bir açıklık vardı.
İlk büyük değişim 2008’de geldi. Sıfıra yakın kısa vadeli faiz oranlarının ekonomiyi canlandırmaya yetmeyeceğinden endişe eden Fed, QE veya niceliksel genişleme olarak bilinen bir yöntem benimsedi. Fed, çok sayıda ev ipoteğinin bir araya getirilmesinden oluşan devlet tahvilleri ve özel menkul kıymetler almaya başladı. Bu alımlar sonunda trilyonlarca dolara ulaştı. Amaç, ekonomiyi parayla doldurmak, uzun vadeli faiz oranlarını düşürmek, borç vermeyi teşvik etmek ve yatırımcıları hisse senedi gibi daha riskli varlıkları satın almaya teşvik etmekti.
Fed, takip eden yıllarda en son koronavirüs pandemisi sırasında QE’yi tekrar tekrar kullandı. Bilanço, Büyük Durgunluk öncesi 1 trilyon doların altındayken 9 trilyon dolara yükseldi.
İkinci büyük değişiklik ekonomi düzelirken faiz oranlarının yükselmesini önlemek için sözde ileriye yönelik rehberliğin kullanılmasıydı. Şimdiye kadar ilk kez, Fed yatırımcılara ne yapmayı planladığını açık bir şekilde söyleyecekti.
Fed’in yeni yöntemlerindeki son araç, tarihsel olarak gizli bir merkez bankasından büyük bir değişiklik olan halkla ilişki kurma çabasıydı. Başkan Ben Bernanke, 2011 yılında bankanın eylemlerini açıklamak için düzenli basın toplantıları düzenlemeye başladı. Peki, bu durum işe yaradı mı?
Destekçiler, Fed’in reformunun ekonomiyi güçlendirdiğini ve onu daha zor zamanlardan kurtardığını iddia ediyor. Eleştirmenler ise bankanın on yıldan fazla bir süre önceki kararlarının, son 40 yılın en yüksek seviyesi olan mevcut enflasyonun tohumlarını attığını savunuyor.
13. Flash Crash
6 Mayıs 2010’da New York’ta saat 14:32 civarında, borsa kısa ama sarsıcı bir düşüş yaşadı. Dow Jones Sanayi Ortalaması, düşüşün çoğunu dakikalar içinde telafi etmeden önce aniden düşüşünü 600 puan artırdı. tarihin en kötü öğleden sonra serbest düşüşünde, büyük hisse senedi endekslerinin tümü yüzde 8 düştü.
Bu düşüşe neden olabilecek ani hiçbir felaket olmamıştı, Merksz Bankaları Sistemi bir açıklama yapmamış, katalizör olarak görülebilecek hiçbir haber yoktu. Endeksler düşerken, bireysel hisselerdeki katliam daha da endişe vericiydi. Örneğin, Accenture’ın hisseleri iki dakikalık bir sürede 38 dolardan sadece bir cente düştü, ancak bu tür işlemler daha sonra geçersiz kılındı. Flash Crash olayı, komisyoncuları, borsaları ve düzenleyici platformları oldukça sarsmıştı.
Birkaç ay sonra, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu ve Emtia Vadeli İşlemler Ticaret Komisyonu tarafından hazırlanan ortak bir rapor, tanımlamadıkları büyük bir temel yatırımcıyı suçladı. Yatırım platformları, yatırımcının öğleden sonra, piyasalar çok stresliyken otomatik bir algoritma kullanarak yaklaşık 4,1 milyar dolar değerinde büyük bir satış emri gerçekleştirdiğini söyledi. Rapor, devasa siparişten gelen birleşik satış baskısının, vadeli işlem piyasasının fiyatını aşağı çekmeye ve aynı zamanda yatırımcıları bireysel hisse senetlerinden çekilmeye yönelttiği sonucuna vardı.
2015 yılında bir ABD büyük jürisi, Londra merkezli vadeli işlem yatırımcısı Navinder Singh Sarao’yu Flash Crash ile suçladı. Mahkeme belgelerinde otistik olarak nitelendirilen Sarao suçlu bulundu ve 2020’de hizmet cezası ve bir yıl ev hapsine mahkum edildi. Bu arada, bireysel hisse senedi devre kesicileri ve düşüşe katkıda bulunduğu görülen likidite buharlaşmalarını önlemeyi amaçlayan yeni kurallar uygulamaya konulurken, araştırmacılar yüksek frekanslı ticaretin piyasalarda oynadığı rolü sorguladı.
14. Çin’in yükselişi
1999’da uluslararası ilişkiler dergisi Foreign Affairs, tartışmalı olsa da ciddi bir şekilde “Çin önemli mi?” sorusunu manşetine taşımıştı. Ancak sonraki on yılda Çin, MarketWatch’ın kapsamının çok anlamlı bir parçası haline geldi. Piyasayı takio eden herkes için Çin çok önemliydi.
Çin’in özellikle ekonomik bir süper güç olarak yükselişi, hiçbir yatırımcının görmezden gelemeyeceği bir şeydi. Çin, dünyanın en büyük otomobil pazarı olarak ABD’yi geçti, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olarak Japonya’yı geçti ve küresel ekonomiyi çekmeye yardımcı olan finansal kriz sırasında ekonomik teşvik sağlayarak önemli bir büyüme kaydetti. Çin’in dönüşümü, küresel büyümeye bağlı olarak ihracatta bir güç merkezi olmak üzerine inşa edildi.
Çin, dünya mallarının çoğunun toplanma noktası haline gelerek, küreselleşmeye karşı bir tepkinin merkezinde yer aldı. 2017’de ABD Başkanı Donald Trump, Çin’e karşı bir ticaret savaşı başlattı. Yeni Başkan Joe Biden ise bu ticari savaşta bazı kararların geri alınıp alınmayacağını düşünmeye devam ediyor.
Bu arada ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu, e-ticaret devi Alibaba da dahil olmak üzere 250’den fazla Çinli şirketi mali denetim gerekliliklerine uymadığı için Wall Street’te listeden çıkarılabilecek. Ayrıca ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ağustos ayındaki Pekin ziyaretiyle ABD-Çin gerilimi tırmandı.
15. Facebook’un halka arzı
Mayıs 2012’de, Facebook’un ilk halka arzı tarih yazdı ve teknoloji devi 100 milyar dolarlık bir değerlemeyle halka açılan ilk şirket oldu. Facebook’un halka arzı o kadar büyük bir olaydı ki, Nasdaq açılış törenini Mark Zuckerberg’in yüzlerce çalışanı ile tezahürat yaptığı Facebook’un California genel merkezine taşıdı.
Son yılların en çok beklenen halka arzıydı. Halka arz piyasası mali krizden bu yana güvenini kazanamıyordu ve bankacılar büyük teknoloji anlaşmalarına olan ilgiyi geri getirmek için Facebook’a güveniyorlardı.
Zuckerberg, yıllarca özel olarak yatırımın önüne geçerek halka arzı erteledi. Gecikme, çalışanlar arasında homurdanmalara ve ayrılmalara ve MarketWatch’tan Zuckerberg’in belki de çok uzun süre beklediğine dair bazı yorumlara yol açtı. Beklemek, Facebook’un gerçekten ne kadar değerli olduğunu da belirsizleştirdi.
Şirketin 18 milyar dolar topladığı halka arz gününde şirket hisseleri o günü halka arz fiyatının sadece 23 sent üzerinde 38,23 dolardan kapattı. Takip eden aylarda, eleştirmenler Facebook’u eleştirdi ve hisseleri ilk ticaret yılında halka arz fiyatının yüzde 30 altında işlem gördü. Ancak Facebook’tan uzun vadede şüphe duyanların yanıldıkları ortaya çıktı. Artık META olarak değişen Facebook, mobile geçişi başarıyla gerçekleştirdi ve inanılmaz bir büyümeyi ateşledi ve Facebook, bugün Silikon Vadisi’ne hakim olan şirket haline geldi.
16. ABD kaya gazı devrimi
Eylül 2013’te ABD ithal ettiğinden daha fazla petrol üretmeye başladığında, bir MarketWatch “ABD petrol bağımsızlığı sadece bir rüya değil!” şeklinde manşet atmıştı. Deneyimli bir enerji yatırımcısı o sırada MarketWatch’a “ABD petrol patlamasının yalnızca ikinci aşamada olduğunu” söylemişti.
ABD net petrol ithalatçısından ihracatçıya dönüşerek günde 13 milyon varil petrol üretmeye başlamıştı. Ulusal güvenlik etkileri derindi ve ekstra üretim, petrol fiyatlarını düşük tutarak ekonomiyi ve borsayı körükledi.
Çok az kişinin geleceğini gördüğü bir gelişmeydi. Otuz yıldan fazla bir süredir ABD’deki petrol üretimi düşmüştü. 2006 yılına gelindiğinde, Amerika’nın her gün ürettiği 5 milyon varil petrol, ülkenin ihtiyaç duyduğunun çok altındaydı ve ülke günde 10 milyon varilden fazla ithal ediyordu.
Ancak Teksas, Oklahoma ve Kuzey Dakota bölgelerinde bir grup Amerikalı çıkarılması imkansız görünen rezervuar kayasında sıkışan petrolü kullanmak için hidrolik kırma ve yatay sondaj gibi yeni teknikler kullanmaya başladı. Birçok büyük petrol şirketi yöneticisi bu girişimcilere güldü. Ancak petrol fiyatları yükseldikçe, kaya petrolü sondajı ekonomik hale geldi. Düşük faiz oranlarıyla Wall Street, küçük bağımsız petrol şirketlerini finanse etmeye başladı ve yeni bir endüstri gelişti.
ABD petrol üretimi 2009 civarında artmaya başladı. Kaya petrolü şirketlerinin hisseleri, Suudi Arabistan liderliğindeki bir şirket, ABD kaya gazını öldürmek amacıyla petrol pompalamaya devam edene kadar Wall Street’te yükseldi. 2014’ten itibaren petrol fiyatları düşerken, ABD’li kaya gazı üreticileri azaldı ve hatta bazıları iflas başvurusunda bulundu. Yatırımcılar azalsa da ABD kaya gazı endüstrisi üretime devam etti ve 2022’de hükümet ABD’nin günde 12 milyon varil petrol üreteceğini öngördü.
17. Pasif yatırım dönemi
Jack Bogle, 1975’te ilk endeks fonunu yarattı ve Vanguard Group aracılığıyla borsaya geniş erişim sağlamanın ultra ucuz bir yolunu tanıttı. Fikir, piyasayı yenmeye çalışmak yerine piyasanın performansını yaklaşık olarak tahmin etmekti.
Takip eden on yıllar boyunca bu fikir yatırımcılar arasında giderek daha popüler hale geldi. 2013’te, pasif yatırıma geçiş önemli ölçüde hızlanmaya başladı, çünkü pasif yatırımın ABD fon varlıklarındaki payı, bu stratejilere ve aktif fonlardan uzaklaştıkça yeni para aktıkça yılda 2,3 puan artmaya başladı.
Pasif yatırımın yükselişi, 1990’ların başında State Street’te başlayan ve BlackRock’un iShares markasını satın almasıyla hızlanan borsa yatırım fonları tarafından daha da hızlandı. Yatırım fonlarına benzer, ancak hisse senetleri gibi işlem gören yatırımcılar, farklı hisse senedi büyüklüklerini, sektörleri, yatırım tarzlarını ve coğrafyaları hedefleyen pasif olarak yönetilen ETF’lerin yanı sıra kripto, temiz enerji ve inovasyon gibi emtia ve temaları satın alabildiler.
Sonuç olarak, piyasaların yapısı önemli ölçüde değişti, hisse senedi piyasalarının işleyiş şekli değişti ve tüm bunlar Wall Street’in ücrete dayalı güç yapısını değiştirdi. Bugün, pasif olarak yönetilen endeks fonları 20 trilyon doları aşıyor ve ABD borsasında aktif fonlardan daha fazla alana sahip.
18. Unicorn’ların ve özel pazarların yükselişi
2013 yılında yatırımcı Aileen Lee, 1 milyar dolar veya daha fazla değere sahip yeni başlayan özel teknoloji şirketlerini tanımlamak için “unicorn” terimini kullandı. Özel piyasa yatırımları patladı ve yüzlerce yeni şirket, kamu piyasalarına dokunmadan yıllarca büyümelerini finanse etmek için büyük finansmanlar toplayabildi. Elon Musk’ın SpaceX’i Mayıs 2022’de 1,5 milyar dolar topladı v şirkete 125 milyar dolar değer biçti. Ödeme şirketi Stripe, halen özel bir şirket iken 95 milyar dolar değerindeydi.
Faiz oranlarının düşük olmasıyla birlikte özel sermaye hızla ilerledi ve 6 trilyon dolarlık bir sektör haline geldi. Ülkenin en büyük şirketlerinden bazıları özel sektöre devredildi. Kamu piyasaları daraldı. JPMorgan Chase & Co. JPM başkanı Jamie Dimon, “Bu kamu piyasası düşüşünü dikkatli ve derinlemesine incelememiz gerekiyor.”
MarketWatch kurulduğunda, yaklaşık 7 bin ABD kamu şirketi vardı, ancak 2022’de bu sayı 4 bin 800’e düştü. Bu sırada, özel sermaye şirketleri tarafından desteklenen ABD şirketlerinin sayısı bin 600’den 10 bin 100’e yükseldi.
Özel sermaye milyarderi Orlando Bravo, “LBO, yeni ve daha iyi olarak halka arz edilmiştir” diye tweet attı ve kendi sektörünün kaldıraçlı satın alımlarını, geleneksel olarak borsada özel şirketleri listeleyen ilk halka arzlarla karşılaştırdı.
19. Şirket aktivistleri ve geri alım patlaması
Halka açık şirketlerdeki azınlık pozisyonlarını satın alan ve büyük stratejik değişiklikler talep eden hedge fonlar, piyasaların ortak özelliği haline geldi. Bu fonların etkisi yaygın olarak hissedildi. Paul Singer’ın Elliott Yönetimi, 50 milyar dolarlık bir hedge fonu haline geldi ve aktivist çalışması tüm ülkelere yayıldı, Arjantin tahvillerini satın aldı ve onu temerrüde düşen borcunu ödemeye zorladı. Milyarder hedge fon yatırımcısı Dan Loeb, Scott Thompson’ı Yahoo’daki CEO pozisyonundan uzaklaştırdı ve onun yerine Marissa Mayer’ı getirdi. Bazen aktivistler kendilerini göstermeye çalıştı ve milyarder aktivist yatırımcılar Carl Icahn ve Bill Ackman arasında canlı bir televizyon atışması gibi durumlar ortaya çıktı.
Ancak çoğu zaman aktivistler, halka açık şirketlerin genellikle hisse geri alımları şeklinde, sermayeyi hissedarlara geri vermeleri için basitçe kışkırttılar. Corporate America mesajı aldı ve yönetim kurulları, yılda 800 milyar dolardan fazla benzeri görülmemiş düzeyde hisse senedi geri alımına izin verdi. CEO’lar stoklarından gemi dolusu geri satın alma alışkanlığı edindiler.
Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren gibi bazı politikacılar, hisse geri alımlarını “kağıt manipülasyonu” olarak tanımladı ve paranın bunun yerine Amerikan işletmelerine yeniden yatırılması çağrısında bulundu. Ancak Washington, kurumsal hisse geri alım mekanizmasını yavaşlatamadı.
20. ESG
ESG veya çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim veya bir diğer adıyla sürdürülebilir yatırım, ilk kez bir piyasa belgesinde tanıtıldı ve yatırımı vicdani boyutlara veya iş yapma biçimlerini değiştiren yerli firmalara yönlendirmeyi amaçladı. Yatırımcıyı çekmek için söylenenler arasında elektrikli araçlar için lityum pil üreticileri (“E”), HBCU’lardan (Historically black colleges and universities) işe alım yapan şirketler (“S”) ve CEO tazminatını çevresel performans dahil olmak üzere belirli ölçütlere daha yakından bağlayanlar (“G”) vardı.
2014’ten itibaren ESG’nin para kazanmanın ötesinde yapılması gereken bir şey olduğu fikrini destekleyen araştırmalar yayınlanmaya başladı. ESG yatırımcıları, gelecek için sorunları çözen şirketlerin hisse senetlerini satın aldıklarını savundular. Yeşil hidrojen pompalamak için doğal gaz boru hatları hazırlamak veya şirket kurullarına daha yenilikçi ve daha çeşitli düşünceler getirmek bu şirketlerin amaçları arasındaydı.
S&P Drucker Enstitüsü, geliştirdikleri bir ölçüye göre, S&P 500’de çeşitli şirketleri değerlendirdi. New York ve California’daki büyük kamu emekli fonları ESG temalarını benimsedi.
Bugün ESG yatırımlarının, 20 trilyon doların üzerinde, küresel olarak profesyonel olarak yönetilen tüm varlıkların yaklaşık dörtte biri olduğu tahmin edilmektedir. Bu sayı, bireysel hisse senetleri, tahviller, yatırım fonları ve borsada işlem gören fonları kapsamaktadır. Bloomberg Intelligence’a göre, ESG varlıkları 2025 yılına kadar 50 trilyon doları aşma yolunda ve bu da Bloomberg Intelligence’a göre yönetim altındaki toplam küresel varlıklarda öngörülen 140,5 trilyon doların üçte birinden fazlasını temsil ediyor.
21. FAANG ve tarihin en uzun boğa piyasası
Facebook, Amazon, Apple, Netflix, Google. Tarihin en uzun boğa piyasası 2009’da mali krizin şiddetlenmesiyle başladı ve yaklaşık 11 yıl sonra pandeminin başlamasıyla sona erdi. Bu süre zarfında, yatırımcıların yalnızca birkaç devasa teknoloji şirketini satın almak istediği görülüyordu. CNBC, onlar için bir terimi popüler hale getirdi: FAANG. FAANG’a ek olarak, Tesla ve Nvidia gibi hızlı büyüyen isimler de piyasaya hükmediyordu.
Standard & Poor’s 500 endeksi Mart 2009’da 676 iken Şubat 2020’de 3.386’ya tırmandı. Boğa koşusunu durdurmak için bir pandemi gerekiyordu. Mart 2020’nin başlarında hisse senetleri düştüğü için MarketWatch, gelişen koronavirüs satışlarından önce boğa piyasasının geri dönüp dönmeyeceğini merak ediyor ve manşetine taşıyordu.
22. Brexit
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma yönündeki sürpriz kararı, Haziran 2016’da küresel finans piyasalarını sarstı ve liberal devletlerde küreselleşmeye sırt çevirmeye başlayan yeni siyasi gerçeklerin erken bir göstergesiydi. Birkaç ay sonra, Amerikalı seçmenler Donald Trump’ı Beyaz Saray’a seçecekti.
Birleşik Krallık’ın yüzde 51,9’unun ticaret bloğunda geçen kırk yılın ardından AB’den ayrılmak için oy kullandığı haberlerinin ardından, dünya genelinde hisse senetleri düştü ve İngiliz sterlini ABD doları karşısında 31 yılın en düşük seviyesine geriledi.
MarketWatch, İngiliz aktris ve Brexit destekçisi Liz Hurley’nin AB’nin bordo rengi yerine yeniden “muhteşem lacivert” bir pasaporta sahip olmayı özlediğini söylemesiyle, ulusal gururu okşayan bir açıklama yaptı. Öte yandan, sıradan bir Londralı vatandaş MarketWatch’a, Brexit’in Kuzey İrlanda’daki siyasileri rahatsız edebileceği endişesini dile getiriyordu.
MarketWatch, Londra’daki bir çalışanın piyasa kargaşasını örtbas etmek için tüm gece boyunca uğraştığını yazıyordu. Ayrıca Brexit’in Londra’nın büyük bankaları ve Birleşik Krallık’ta çalışan AB vatandaşları üzerindeki maliyetli etkisi de tartışılıyordu.
23. Covid çöküşü
Hızla yayılan koronavirüs, o zamanki ABD Başkanı Donald Trump’ı 13 Mart 2020’de bir halk sağlığı acil durumu olarak ilan etmeye zorladı. Ekonominin durduğu gündü ve sonra çökmeye başladı. Birçok yabancı ülkeden vatandaşların ABD’ye girişi engellendi ve yurtdışına seyahat eden Amerikalılar karantinaya alındı.
Dow Jones Sanayi Ortalaması, rekor seviyeye ulaştıktan sadece bir ay sonra, 13 Mart günü yüzde 19 düştü. Daha sonraki haftalar ekonomi bir buhrana girdi ve MarketWatch’ın da o aylarda belirttiği gibi, on yıldan fazla bir süredir en kötü ayı piyasası kapanacaktı.
Sürekli büyüyen bir ekonomi aniden tersine döndü. ABD, eyalet karantinaları ve halka açık toplantılara katı sınırlamalar getirildikten sonra Mart ve Nisan aylarında keskin bir daralma yaşadı. Gayri safi yurtiçi hasıla 2020’nin ilk çeyreğinde yüzde 5,1 ve ikinci çeyrekte yüzde 31,2 oranında küçülerek ABD’yi 11 yılın ilk resesyonuna ve tarihin en derinlerinden birine soktu. Yirmi milyon iş yok oldu.
Merkez Bankaları Sistemi ve Washington olaya müdahale etti ve acil durum ilanından sadece günler sonra, merkez bankası kilit faiz oranını sıfıra indirdi. Ayrıca, borçlanma maliyetlerini düşürmek ve işletmelerin batmasını önlemek için başka adımlar da atıldı.
Beyaz Saray, hane halkları ve şirketler için ekonomiyi ayakta tutmak için teşvikler yayınladı. Dow, Mart ayı sonunda Şubat ortasındaki zirvesinin yüzde 35 altında dibe vurdu. Ancak Nisan ayı başlarında, hisse senetleri Dow’u bir boğa piyasası haline gelecek olan şeye başladı. Daha sonra ekonomi yeniden büyümeye başladı.
Ancak Washington’dan gelen tüm teşviklerin gizli bir bedeli olacaktı. Harcama seli ve rekor düzeyde düşük faiz oranları daha sonra yüksek enflasyonu tetikledi ve son 40 yılın en yüksek enflasyon oranları ortaya çıkmaya başladı.
24. GameStop türü balon hisselerin patlaması
Koronavirüs karantinaları, hükümet teşvik kontrolleri, merkez bankası likiditesi seli, sıfır komisyonlu ticaretin ortaya çıkışı ve çevrimiçi yatırım arayışlarında olan milyonlarca insan yeni nesil yatırımcıları bir araya geldi ve perakende yatırımda yeni bir patlama yaşandı.
Piyasa yapısı uzmanlarına göre, perakende yatırımcılar 2021’de bir noktada günlük borsa hacminin yüzde 20’sinden fazlasını oluşturdu. Bu, 2019’da yaklaşık yüzde 10’du. Ancak, yatırımcıların GameStop türü balon hisse senetlerine yönelmesi, 1990’ların dot-com krizine benzer bit etki yarattı. Bu yatırımcılar için amaç, Wall Street’i ve çok kısa vadeli hisse senetlerine girerek para kazanmaktı. Yatırımcıların parasız yatırım aramaları farklı ticaretleri de arttırdı ve bu da sıkıntıyı tetikledi.
Keith Gill devrimin yüzü oldu. Normal bir ofis çalışanı olan Gill, on milyonlarca dolar kazandı ve YouTube’da ve Reddit’in WallStreetBest forumunda “Roaring Kitty” ve “DeepF***ingValue” kişilikleri aracılığıyla bir kült yarattı. Reddit yatırımcıları, Robinhood Markets gibi ücretsiz ticaret platformları kullandılar ve etkinlik, Gabe Plotkin’in Melvin Capital’inin sonunda kapanmasıyla bazı Wall Street ağır topları üzerinde etkili oldu. Bu tür perakende yatırımcılar yeni bir durumdu ve piyasa ilk gazilerini vermeye başlamıştı.
Bu sırada bazı hedge fonları, meme-stok çılgınlığı ile ve ona karşı para ticareti yaparken, Citadel Securities gibi platformlar da komisyon alıyordu. Bununla birlikte, perakende ticaretteki artışın tamamı meme-stok çılgınlığından kaynaklanmadı ve analistler, birçok yatırımcının piyasadaki iniş ve çıkışlarda gezinme konusunda çevik olduğunu kanıtladı. Salgının ortasında açılan milyonlarca yeni hesabın basitçe buharlaşacağını varsaymanın bir hata olacağını savundular.
25. Enflasyonun geri dönüşü ve ayı piyasası
Endişelenmeyin, yüksek enflasyon geçicidir. Uzmanların halka söylediği buydu, ancak yanıldılar.
Uyarı işaretleri ortadaydı. ABD eski Hazine Bakanı Larry Summers, 2021’in başlarında, devasa hükümet teşviklerinin enflasyonu canlandıracağını tahmin etmişti. Ve aynı tarihlerde bir MarketWatch makalesi, enflasyonun yükselmeye hazır olduğunu öne sürmüştü.
Ama kimse enflasyonun bu kadar artacağını tahmin etmemişti. Pandeminin başlarında sıfıra düştükten sonra enflasyon yükseldi ve sonra aşırı hıza geçiş yaptı. Yıllık enflasyon oranı ABD’de 2021’in başında sadece yüzde 1.4’ten Haziran 2022’ye kadar yüzde 9.1’lik zirveye yükseldi.
Sonunda hatasını anlayan ABD Merkez Bankaları Sistemi, enflasyon yükselişini geçici olarak adlandırmayı bıraktı. Ardından Mart ayında 2018’den bu yana ilk kez faiz oranlarını artırmaya başladı. Fed, pandemi sırasında çökmekte olan bir ekonomiyi desteklemek için faiz oranlarını düşürdü. Rekor düşük borçlanma maliyetleri ve devlet teşviklerindeki trilyonlarca dolar, tüketici harcamalarında bir patlamaya yol açtı.
İşletmeler bu duruma ayak uydurmaya hazırlıksızdı. Pandeminin başlarında üretimi kestiler ve talebin bu kadar çabuk toparlanmasını beklemiyorlardı. Küresel ticaret sisteminde devam eden aksaklıklar da krize eklendi. İşletmeler yeterli malzemeyi alamadı ve hemen hemen her şeyin fiyatı yükseldi. Kendi maliyetleri yükselen işletmeler, doğal olarak müşterilerden daha fazla ücret almaya başladılar. Ateşi körükleyen Rusya’nın bu yılın başlarında Ukrayna’yı işgali oldu, petrol ve tahıl fiyatlarını arttı ve bu durum enflasyonda beklenen düşüşün önüne geçti.
Şimdiler Fed zararı gidermek için çaba gösteriyor. Merkez bankası faizleri planladığından çok daha hızlı artırıyor. Wall Street’teki korku gittikçe büyüyor. Yükselen faiz oranlarının ekonomiyi yavaşlatması, şirket kârlarını düşürmesi ve başka bir durgunluğu tetiklemesi bekleniyor.